Velinimet Geliyor Kaçın


Müşteriler bizim velinimetimizdir. Başımızın tacı, gözümüzün nuru, sol yanımız hatta daha da ileri gideyim bazen yürek sancımızdır. Evet evet, onlar bazen sancı olarak girip yüreklerimize, sızı olarak çıkar şakaklarımızdan. Oy oy… Yıllarca bu değişmedi, artık değişeceğine de inancım kalmadı desem yeridir. Hepimizde de eminim birer tane vardır onlardan. Tane diyorum, çünkü onlar bi’tanedirler. Öyle değil mi? Öyleler öyleler dediğinizi duyar gibi oluyorum. Neyse, zihnimizde yavaş yavaş belirmeye başlayan o isimler var ya, işte onlarsız hayat aslında düşünülemez ya da ben düşünemiyorum. Samimi söyleyeyim, en büyük kahkahalarımı onlar sayesinde atıyorum. Çünkü resmen sinir sistemimi yakıp devreden çıkartıyorlar ve sonrasını hatırlamıyorum. Bitmek bilmeyen kahkahalar… Aramızda kalsın ama gerçekten bazen evlat olsa sevilmeyecek duruma zorla sokuyorlar kendilerini. Ya insan hala logosunu Word dosyasında yollar mı? Hayır, yolluyorsun bari ardından on metre baskı isteme.


Bu bir reklamdır

Peki üç hafta aynı tasarım üzerinde çalıştırıp, ilk güne neden dönersin değerli velinimet? Biz de insan evladıyız. Hatta yirmi sayfalık bir menüyü, vazgeçmek için tasarlatmanın anlamını bende bilmek istiyorum n’olur…  Allah’ım bazen Bugs Bunny gibi yerin altına doğru bir delik açıp içine atlayasım geliyor resmen. Hele ‘acil’ kısmına hiç girmiyorum. Kelime, literatürümde yerini değiştirmiş durumda artık. Hastanenin acil bölümünün bende bir anlamı kalmadı. Acil? Yarına, bugüne ya da bir kaç saate teslim edilen iştir durumundayım.  Hatta tasarım bilgilerini alırken acil kelimesini duymadıysam, eksik bilgi almış gibi hissediyorum. Bazen müşterime ‘acil mi?’ diye ben bile sorar duruma geldim. Ya hepimizin derdi diye girmeyim dedim ama galiba girmiş bulundum bile. Hemen çıkıyorum.

 


Nerde kalmıştık , …evlat olsa sevilmeyecek… Bu da çok dürüstçe oldu aslında ama biz grafik tasarımcılar dürüst insanlarızdır değil mi? İç sesimiz duyulmadığı sürece, öyleyiz öyleyiz. Gerçi dolunayda kurt adam olup, yeni doğan bebeklerin avına çıktığımız söyleniyor olsa da yufka bir yüreğimiz var bizim. Bir de es geçilemeyecek sabrımız. Azıcık da abartayım hadi, koskoca Mecnun misali sabrımız… İşte ben o sabrımıza şaşıyorum. Meslek aşkından mıdır nedir, nerden gelir, eşe dosta işlemeyen sabrımız, tasarım koşullarında bir tavan yapıyor nedenini anlayamıyorum. Tabi bir de sabrımızın büyüklüğünü alt eden hayal gücümüzü böbürlene böbürlene söylemeden geçemeyeceğim. Sonra bu hayal gücümüzü alt eden velinimetlerimizi de. Bunu pestilimizi çıkartmanın haricinde, kendi hayal güçlerini konuşturmalarıyla da yapabilme özelliklerine sahipler. Bir velinimetin hayal gücüyle karşı karşıya kalırsanız, işte o an Mecnun sabrınıza ahtapot olup sarılın ve aklınıza gelen ilk şarkıyı sesli sesli söyleyin. 

 


Yürek sancımın, şakak sızılarıma dönüştüğü bir gün, yine yoğun ve aşırı tempolu bir iş günümde, velinimet dediğim o firma aradı. Bir e-mail göndermişler ve acil! Al işte. Yapılacak iş, iç mekan uygulama, bir duvar var ki boydan boya ful kaplama. Baktım ekte de bir resim var. Ohh dedim, basıp uygulayacağız. Acil ama benlik bir şey yok.  Resme baktım, yemyeşil saha ve zenci bir futbolcu. Kalite inanın süper, neredeyse ter tanelerinin içerisindeki oksijen bileşimlerini bile görebileceğim.  İkinci ohh’umu da çekerek arkama yaslandım. Velinimet kısmını silip, vıp yazdım beynimde. Hemen baskıya gireyim diye düşünürken, gözümden kaçan bir notu yakaladım. Yakaladığım gibi yaslandığım yerden ekrana yapışarak, kıstım gözlerimi tekrar okudum. ‘…Zenci futbolcuyu beyaz tenli yapmanızı istiyoruz.’  Pardon? Efendim? İşitmedim. Bana bir şey mi dedin? İki orta bir sade, haydi bana müsade… müsadee… müsadeeeee…

 


Huzur dolu çalışmalar…

 


Yeni Yorum Gönder

çok güzel bir yazı bütün tasarımcıların en sıklıkla yaşadığı problemlerler.
Fazıl Somuncuoğlu
Ohh'larla rahatlamak = VIP... Bugs Bunny gibi ol(dur)mak... ACİL! Zenci futbolcuyu beyaz tenli yap(tır)mak = VELİNİMET Bu yazı tasarımın ta kendisi.. An itibariyle velinimet olasım geldi :)))
Çiğdem Furat

Çok iyiymiş :) Eda hanımın kalemi de iyiymiş buarada


Köşe Yazarları