Nedir Bu Pazarlama İletişimi?


Bundan uzun yıllar önce şirketler, “ben ne üretirsem tüketici onu alır, onların seçme lüksü yok.” düşüncesindeydiler. Bende de bu düşünce hep ‘Koca göbekli, pala bıyıklı, beyaz çorap ve kundura giyen, pişkin şirket patronu.’ algısı oluşturmuştur.

 

Ama durum şimdi hiçte öyle değil.

 

Artık hepimiz plazaların bilmem kaçıncı katında çalışan, takım elbiseli insanlar haline geldik. He bir de lattemi içmezsem olmaz.


Bu bir reklamdır

Gelişen teknoloji, artan ürün miktarı ve pazarda yer alan marka çeşidiyle beraber tüketici, pazarlamanın tahtına oturmuş durumda. Onlar artık, ‘kral benim!’ diyor. Günümüzde tüketicilerinin seçebileceği ürün seçeneği de her geçen gün artmakta. Durum böyle gelişirken, şirketler de ‘ne üretirsem, onu satarım.’ kafasından sıyrılıp, tüketicilerin istekleri doğrultusunda hareket etmeye başladılar. Eee ‘gün gelir devran döner!’ diye boşuna demiyorlar tabi. Neydin ne oldun be pala bıyıklı.

 

Değişen ve gelişen piyasa koşulları düşünüldüğünde, pazarlama iletişimini sadece markayı tutundurma çalışması olarak nitelemek bu kavram için eksik bir tanım olacaktır. Çünkü yaşadığımız dönem için bu tarz tanımlamalar parçası eksik yapboz gibi durmakta. Pazarlamanın artık geniş bir ailesi var.

 

Yaşadığımız dönem için internetin varlığı da yadsınamaz duruma geldi. Eskiden biri çıkıp da ‘ben internete reklam verdim.’ deseydi kocaman bir kahkaha atardık. Dalga geçerlerdi adamla be! Ama şimdi öyle mi? İnternet reklam mecralarının ağası oldu artık.

 

Günümüzde pazarlama iletişimi, tutundurma çalışmaları ile beraber, ürünün özellikleri ve ambalajıyla başlayan, satış öncesi ve satış sonrası hizmetlere kadar uzanan geniş bir süreç haline geldi. Ürünün stili, fiyatı, ambalajının şekli, rengi, ürünün tüketicilere sunulduğu satış noktasının yeri, müşteri hizmetleri, doğrudan pazarlama gibi etkinlikler artık bir marka haline gelmenin olmazsa olmazları. Kısacası ürünü üret, sat devri bitti arkadaşım! Ya bu markayı güdersin ya da bu diyardan gidersin.

 

 

Pazarlama iletişiminden söz ederken reklama değinmemek de olmaz. Çünkü artık reklam teknikleri bile eskisi gibi kurgulanmıyor. Yani eski reklam metotları mazide kaldı diyebiliriz. Ama hep öyle olmaz mı zaten, ‘dağdan gelen bağdakini kovar’ olay bu kadar basit bence. Seth Godin’in ‘Mor İnek’ adlı kitabında da dediği gibi; ‘Pazarlamada klâsik yaklaşımlar kullanılamaz durumda. Açıkça yüzyıllık reklam teknikleri miadını doldurdu. İşte bu yüzden alternatif metotlar, bir yenilik ya da değişiklik değil. Aksine onlar, elimizde kalan tek seçenek.’ Aah ah içinde bulunduğumuz durum bundan güzel anlatılamazdı herhalde. Eee hal böyle olunca da, pazarlamada ve reklamda her yol mübahtır!demek geliyor içimden.

 


Yeni Yorum Gönder

Sercan

Türkiye şartlarında grafik tasarım adı altında yapılan bu ticaret algısını güzel bir şekilde açıkladığınız için gerçek anlamda minnettarım. Başlangıçta iştah açıcı sözlerle müşteriyi doyurup ardından önüne bugüne kadar gördükleri arasında biraz ondan biraz şundan koymak onuda mutlu edip sevindiriyor. Ne istediği arayan müşteri dediğimiz kişiler dahi örnek verdiği tasarımların burası böyle olsun ama illa bu olsun demesi ne istediğini yaratma algısımıdır. Bu ülke de Grafik Tasarımcı sadece bir kukladır. Müşteri program kullanamadığı için gelir hazır bir logonun sağını solunu düzelttirir ,siz ne kadar karşı gelsenizde onun bu olduğunda hoşuna gitmesi sizide zarla zorla mutlu eder. Sonra mı ? Alınan ücret hakkında yorum yapmayacağım nasılsa müşteri gözünde gelir gelmez kafasında fiyat biçiyor. Teşekkürler...


Köşe Yazarları