Kanserden Ölmeden Önce Çalıştığı Sektörü Yerin Dibine Sokan Reklamcı

İşleri yetiştirmek için, patronunuz rica ettiği için ya da bir şekilde kalmak zorunda olduğunuz için iş yerinde geçirdiğiniz haftasonları, bayramlar, özel günler veya sabahladığınız geceler gözünüzün önüne geldi mi?

Peki ya yemeğe çıkamadığınız öğlenler, tatile giderken bile götürmek zorunda kaldığınız bilgisayarınız? Bütün bunları okurken başınızla onayladıysanız; ama şimdiye kadar bu durumu değiştirmek için hiçbir şey yapmadıysanız, Linds Redding'in hikayesini dinlemelisiniz.

 

 

Linds Redding, Yeni Zelanda'da yaşayan bir sanat yönetmeni.

Ne yazık ki, ameliyat edilemez durumda olan özofagus (yemek borusu) kanseri sebebiyle, geçen ay, 52 yaşında vefat etti.
Reklamcılık sektöründe çok iyi tanınan Redding'in vefatının ardından bu kadar ünlü olmasının sebebi blogunda yayınladığı bir yazı.


Bu bir reklamdır

 

"A Short Lesson In Perspective" (Bakış Açısı Hakkında Kısa Bir Ders) isimli yazısında Redding, işi için şimdiye kadar yaptığı hiçbir şeyin değmeyeceğini söylüyor. Yazısı aşağıdadır.

 


Kanserden Ölmeden Önce Çalıştığı Sektörü Yerin Dibine Sokan Reklamcı Soruyor: "Değdi mi?"

Meğersem eski hayatımı sandığımın yarısı kadar bile sevmiyormuşum. Eski iş arkadaşlarımla ara sıra buluşuyoruz. Büyük bir hevesle bana projelerinden bahsediyorlar. En uzun süre uykusuz kalma veya ofiste sabahladığı için en çok dışarıdan yemek siparişi verme konusunda birbirleriyle yarışıyorlar. "Karımı Ocak'tan beri görmedim, artık neredeyse bacaklarımı bile hissetmiyorum sanırım iskorbüt oldum ama sadece 3 hafta daha dayanmam gerekiyor, sonra zaten müşteri tatilde olacak. Ne düşünüyorsun?" diye benim fikrimi soruyorlar.

 

Ne mi düşünüyorum? 

Bence hepiniz delirmişsiniz. Hatta resmen kafayı yemişsiniz. Bahsettiğiniz şey s*ktiri b*ktan bir televizyon reklamı. Kimsenin de s*kinde değil!

Bu ne biliyor musunuz? Bunların hepsi bir kandırmaca. Bir sahtekarlık!

Sayısız gece, haftasonu, tatil, doğum günleri, çocukların okul gösterileri ve yıl dönümü yemeklerini bilerek ve isteyerek feda etttim. Hem de elle tutulur hiç bir yanı olmadığı halde "son derece önemli daha büyük bir amaç için." Uzun vadede hepsinin bir anlamı olacaktı...

İşte sahterkarlık burada. Kendimi buna inandırdım. Şimdi bunu görebiliyorum. Hiçbir iş gerçekten de bu kadar önemli veya acil değildi. Nasıl olabilirdi ki? Bizler sadece kullanılıyorduk. Ürün ve müşteri. Tek yaptığımız kotayı doldurmaktı veya başka bir deyişle canavarı beslemekti.

Peki buna değer miydi?

Tabii ki hayır. Bu sadece reklam işi. Daha fazlası değil.

 

 

Kaynak: http://www.businessinsider.com.au/its-not-worth-it-linds-reddings-short-lesson-in-perspective-2012-11


Yeni Yorum Gönder


Köşe Yazarları