Grafiker mi? Grafik Tasarımcı mı?


Sektörün kendi içinden bir tanım yapmak istersek; eğitim almamış, kendi imkanları ile teorik bilgiye sahip olan bütün tasarımcılar grafiker, eğitim alarak, üniversitelerde zorlu süreçleri atlatıp tasarımcı ünvanına resmî olarak sahip olan tasarımcılara da grafik tasarımcı etiketi yapıştırılır veya istenir.

 

 

Aslında durum görünenden biraz daha farklı...

 

 

Biz millet olarak tanımlamaları severiz. Aslında kendimize, birilerine, yaptığımıza, yapılan işe bir tanım koyarak ya anlamı daha yükseltmeyi isteriz ya da yerin dibine sokmayı. Meslek olarak da grafik tasarıma baktığımızda, sektörün içinde bu tanımlamalarla ezdiğimizi / yücelttiğimizi görüyoruz.

 


Bu bir reklamdır

 

Grafiker ve grafik tasarımcı da aslında bu ikilemlerden gücünü alıyor.

Temelini yaratıcı algıdan alan ve yaratıcı algının da her insanoğlunda olduğu düşünürsek, herhangi bir eğitime ihtiyaç duymadan bu mesleği gerçekleştirmek ve haliyle etiketine de sahip olunması kaçınılmaz. Durum bu kadar ulaşılması kolay gözükünce ve aslında kimi ortamlarda cidden bu kadar kolay olunca, -grafik tasarımcı- sıfatını 4 yıllık uzun ve zorlu uğraşılar sonucunda almış biri için, başkalarının bir eğitim kurumundan birkaç program öğrenerek aynı sıfata sahip olması rahatsız edici oluyor. Bu yüzdende bir nefret söylemi olarak -grafiker- ortaya çıkıyor. Aslında bazı cümlelerde bir hakaret olarak bile kullanılıyor -grafiker-. Hakaret seviyesini çok yoğundan, az yoğuna doğru sıralarsak -grafikçi- ile -photoşopçu- arasında biryerlerde olmalı.

 

 

Peki gerçekte de durum öyle mi?

 

 

Yaratıcı algının her insanoğlunda olduğunu kabul ediyoruz. Çünkü bu bir dürtü, ulaşılması diğer sanat dallarına göre daha kolay olan bir dürtü -evet bu cümlede sesi doğuştan güzel olan insanları ayrı tutuyorum- . Bu yüzden herkes kolaylıkla bu -yaratıcı algının- peşinden gidebilir. Bunu uygulamaya gerçimesinde yardımcı olacak olan programları ister kendi imkanları ile ister eğitim kurumlarından kolaylıkla öğrenebilir ve bunun sonucu olarak rahatlıkla -grafik tasarımcı- olarak bir iş sahibi olabilir. Bunu baştan kabul etmek gerekiyor. Çünkü bir eğitim alınması gereklidir -kesinlikle evet- ama genel görüşe göre gerekli midir -hayır-. Farklı bir üniversite bölümünün, ilgili olduğu meslekle ilişkisine (Biyoloji Bölümü-biyolog) benzer muamele görmesi imkansız.

 

 

Uç örnekle; birinin doğuştan açık kalp ameliyatı yapmaya yeteneği olması imkansızdır. Muhakkak ilgili üniversite bölümünü okuması, doktor sıfatına sahip olması gereklidir. Ayrıca bu yukarıda bahsettiğim, istilacı! akını sadece güzel sanatlar fakültesi bölümlerinde gerçekleşen bir durum olmadığını da görmek gerekir. Bir biyolog, bankacı olabildiğine göre, bir biyolog sigortacı olabildiğine göre, bir biyolog grafik tasarımcı da olabilir. -Grafik tasarımcı- sıfatını bu kadar özel bir toplulukmuş gibi yansıtmaya çalışmaya gerek yok kanaatindeyim. O yüzden de sen olabilirsin sen olamazsın, sen olduğunu zannediyorsun gibi ötekileştirmeler sadece uçurumlar yaratır.

 

 

Peki her elini kolunu sallayan, iki paralel çizgi çizip ona bir  anlam yükleyen - grafik tasarımcı - mı olacak...

 

 

Tabii ki hayır. Burada yapılması gereken 2 adım var. aslında yapılması çok geciken iki adım var. Birincisi, alternatif eğitim yolları. İkincisi ise bilginin belli standartlar da kanıtlanabilir halde olması. Şimdi bunları biraz açalım;

 

 

 

Alternatif eğitim yolları: Grafik tasarımda aracı olarak kullanılan her programın muhakkak bir kursu vardır. Photoshop'tan, After Effect'e, 3ds Max'ten, Unity3d'ye kadar. Ama grafik tasarım Photoshop demek değil, grafik tasarım sadece bir program demek değil genelleştirirsek.

 

 

Grafik tasarım şudur demek çok yüzeysel kalacak bir yanlış cümle olurdu ama tanımının içinde sanat tarihi, tipografi, sosyoloji, psikoloji ve daha bir sürü -loji nin de olması aslında üniversiteler deki ders içeriğinin de yeterli olup olmadığı sorusunu aklıma getiriyor fakat bu soruda boğulmadan önce pas geçiyorum.

 

 

Grafik tasarımın derin tanımı olduğu kadar mesleki olarak yararlı olacak alt başlıkları da var. Çok derine girmeden tipografi, renk bilgisi, baskı öncesi ve sonrası, matbaa unsurları, reklamcılık, gibi direk istihdama yönelik içerikler de kolaylıkla bir eğitim kurumunda verilebilir veya dahil edilebilir. Bunun sonucunda hem mektepli olan arkadaşlarım, güç dengelerinde ağır basan olan taraf olmaya devam ederken, alaylı olan arkadaşlarım ise dolu bir deneyimle sahada görev alacaklar. Sonucunda da kazan-kazan gibi bir durum olacak burada saymaya gerek duymadığım bir sürü altbaşlıkta. Akla şu soru geliyor - ee zaten bu eğitimin verildiği bir kurum var, gerek var mı- . Eğer reklam ve ilgili sektörlerinde çalışanları incelediğimizde büyük çoğunluğunun alaylı olduğunu görürüz. Buda şu sonuca götürür; sizinle aynı mesleği yapan ama başka üniversite bölümlerinden mezun olmuş, ama üniversite eğitimi almamış ciddi bir kitle var. Bu kitleye bir şans olarak görülebilir.

 

 

 

Standart bilgi:  Bunun ne demek olduğu açmak lazım. İstilacı akımına en çok uğrayan meslek kolu. Ben de bir alaylı olarak bu istiladan rahatsızım. Bu istilanın nedeninin de açık bir şekilde işveren ve işyaptıranlardan ötürü olduğu  bence su götürmez bir gerçek. İşini -idare eder- yaptığı sürece bir işveren diploma peşinden koşmaz, istediğini aldığı sürece bir işyaptıran da diploma tercihinde bulunmaz. Sonucunda da -hallederiz abi istilacıları- her ortamda karşımızda. Uzatmadan söyliyim peki bir meslek kolu derneği, kurumu, örgütü vb. bir yapı bir sertifikasyon sistemi ile bir sınavın sonucunda başarılı olunmasına göre bir isim kazandırsa. Yüksek lisans yapana şunu desek, lisans yapana bunu desek, önlisans yapana onu desek, seritifka yapana dunu desek ve hiçbir eğitim almayana bişey demesek daha yararlı olmaz mı? Kaliteli iş gücünün çok arandığı bir dönemde, ne yapacağını bilmez mezunların ortada kaldığı bir zamanda, hem istihdamı yönetmek adına hemde iş gücünün bilgili olmasını sağlamak adına yararlı bir yöntem olurdu.

 

 

 

Eğer illa tanımlamada bir ayrım yapmak istiyorsak ve bunu yukarıdaki ütopya projesinin gerçekleşmesinden önce yapmak istiyorsak bence grafik tasarımcı; yaratıcılığın ön planda olduğu iş kollarında görev alan, el çabukluğundan ziyade vizyon genişliğine prim veren,  eğitimli ve / veya eğitimsiz deneyimli reklam ajansları, tasarım ajansları vb. yerlerde çalışanlara denir. Grafiker ise, yaratıcılıktan daha çok tasarımın tamamlanma sürecinin kısa olduğu, matbaa, atölye vb. yerlerde çalışanlar için kullansak daha yararlı bir tanımlama olabilir.

 

 

 

 


Yeni Yorum Gönder

kdrkara

Güzel bir yazı olmuş. Benim adıma buraya yazacak çok şeyim var fakat şunu söylemeden edemeyeceğim. Bir süre önce tasarımcıların takıldığı bir sitede bir tasarımcı (üniversite mezunu) alaylı olan bir tasarımcıya laf attı, sizin yüzünüzden iş bulamıyoruz, ben üniversite mezunuyum falan filan.. Hal böyle olunca başka bir üye bu üniversiteli zeka küpüne bir mesaj attı sizinde çalışmalarınızı görmek isteriz diye.. Üniversiteli en kısa zamanda ekleyeceğini belirtti, ben konunun takipçisi oldum, yaklaşık 5 ay aralıklı olarak konuya girip eklemiş mi diye kontrol ettim, sizce ne yaptı? Eklemedi tabi ki.. Çünkü kendiside biliyor ne kadar kötü iş yaptığınız, hani bir söz vardır ya kedi uzanamadığı cigere bundar der diye.. Bu da aynı bu hesap.. 


Köşe Yazarları