Fatih Sultan Mehmed Silüeti

Dosya Kategorisi :
EPS , Ai , SVG , CDR , PNG , FH ,
İndirilme :
3899
Dosya Şifresi :
www.vektorelcizim.net

Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı İmparatorluğu'nun icraatları ve askeri dehası açısından en önemli padişahlarından biridir. Sultan II. Murad'ın ve Hümâ Hatun'un oğlu olarak 29 Mart'ı 30 Mart'a bağlayan gece, 1432'de Edirne'de doğar. Çocukluğundan itibaren hem Batı hem de Doğu kültürü eğitimi alır, devrin önemli bilginleriyle çalışır ve bu konuda kendini geliştirir.

 

Çocukluk dönemi bir müddet Edirne'deki sarayda geçtikten sonra Bursa'da 10 yaşlarına kadar kalır. Şehzadenin bir gelenek olarak devlet yönetimini öğrenmesi ve deneyim kazanması için görevlendirilmesi adına Manisa sancakbeyliğine atanmasıyla Manisa'ya gider. Eğitimi için ise Molla Gürani görevlendirilir.

 

Şehzade Mehmed, Osmanlı'da şehzadelere meslek edindirme geleneğinden dolayı meslek olarak top döküm işini seçmiştir. Bu seçim, İstanbul'un fethine yaklaştıran adımlardan ve mucitliğinin temellerinden biridir. 13 yaşındayken babası Sultan II. Murad tarafından tahta geçirilir. Erken yaştaki bir padişahın Osmanlı saltanatı üzerinde yetkilendirilmesini fırsat gören Macarlardan oluşan Haçlı Birliği, Osmanlı topraklarına girerek Varna'ya saldırıya geçer. Bu durum karşısında genç padişah, vezirlerin de iknasıyla birlikte tahtı tekrar babası II. Murad'a bırakır ve Manisa'ya vali olarak döner. II. Murad ise tahta döndükten sonra 9 Kasım 1444'te Varna zaferini kazanır.

 

Şehzade Mehmed, babası II. Murad'ın vefatından sora tahta tekrar çıkar. Tahta çıktığı dönemlerde iç meselerle uğraşmak adına Karamanoğlu İbrahim Bey Venediklilerle anlaşarak isyan etmiş, Karaman Devleti'ni kurmayı hedeflemiştir. II. Mehmed, Karaman topraklarına girerek İbrahim Bey'in af dilemesiyle affını kabul eder.

 

Hz. Muhammed'in "Konstantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır; ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur!" şeklindeki sözü Sultan II. Mehmed'in İstanbul'u fethetme arzusunun çıkış noktalarındandır. Peygamberin müjdesini gerçekleştirmek isteyen II. Mehmed, bu yolda zaferine ulaşır ve zorlu bir kuşatma sonrasında İstanbul'u fetheder.

 

Bu zaferden sonra da Karaman, İsfendiyaroğulları ve Trabzon Rum beyliğiyle yapılan savaşlar sonunda İmparatorluğun sınırları Fırat boylarına kadar genişler. Batıda ise Sırbistan, Eflak, Boğdan, Mora, Bosna-Hersek ve Arnavut Beyleri Osmanlı'nın egemenliğini tanır.

 

Fatih Sultan Mehmed, askeri alanda bu başarılarının yanısıra idari alanda da başarılar göstermiştir. Devlet idaresini çağının koşullarına göre düzenleyerek bilim, teknik, mimari,güzel sanatlar ve mühendislik alanlarında Osmanlı-Türk kültürünün ilk gelişmelerini yaratacak çalışmalara zemin hazırlamıştır.

 

Fatih'in devlet örgüt anlayışındaki ileri görüşlerini gösteren önemli girişimlerinden biri de Kanunnamesi'dir. Oldukça sade bir dille ele alınan bu kanunnamede sadrazam ve şeyhülislamden başlayarak devlet memurlarının görevleri belirlenmiştir.Bu kanunnamede taht ve devletin geleceği için kardeş katlinini meşrulaştırılmış olması tarihçiler tarafından en çok eleştirilen hususlardan biridir. Büyük kumandan ve dehasıyla adını tarihe altın harflerle yazdıran Padişah Fatih Sultan Mehmet 1481 yılında Gebze yöresinde Hünkarçayırı'nda vefat eder. Naaşı, İstanbul'da bulunan Fatih Camii avlusundaki türbede gömülüdür.

 

İstanbul'un Fethi

İstanbul'un Fethi Doğu Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) başkenti Constantinopolis, 29 Mayıs 1453 tarihinde Osmanlı Padişahı II. Mehmed önderliğindeki Osmanlı Ordusu tarafından feth edilmiştir. Bu fetihle birlikte Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş, tarihteki en önemli devletlerden biri olan Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir. İstanbul’un Fethi ile 21 yaşında olan yedinci Osmanlı Padişahı II. Mehmed, “Fatih” unvanını da alarak Fatih Sultan Mehmed olarak anılır.

 

Erken yaşına rağmen askeri ve idari alanda büyük hamleler başaracak olgunluğa sahip askeri dehasıyla cihana hükmeden Padişah II. Mehmed, İstanbul'u almak için hazırlıklara başlar. Bunun için içeride ve dışarıda birtakım önlemler alarak stratejik hareketlerde bulunur. Bu hazırlıklardan sonra kuşatma başlatılır.

 

Osmanlı'nın kuşatmasıyla Padişah'ın özel olarak tasarladığı devasa toplar atılmaya başlanır. Top atışları surlarda gedik açmaya başlamasıyla açılan gedikler gece vakitlerinde tamir etmeye çalışır. Sultan II. Mehmed Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey'e harekete geçme emri vererek Haliç'i kaplayan zincirleri gemilerle kesilmesini ve Papa v. Nikola'nın'nın gönderdiği Ceneviz gemilerinin durdurulmasını istedi. Ancak yoğun çabalar sonucu zincirin kesilmesi ve Cenevizlilerin gemilerinin de geçilmesi mümkün olmadı. Haliç'e girmeden İstanbul'un alınamayacağını öngeren Sultan II. Mehmed, atılan topların geliştirilmesi ve havada eğim alarak kavisli inişle hedefine fırlatılması gerektiğini düşünür ve buna göre planlar ve çizimler yapar. Hemen planladığı topu döktüren Padişah, top ateşlenir ve başarılı olur. Tarihte o dönem humbara olarak bilinen top günümüzde havan adıyla Fatih Sultan Mehmet keşfi olarak dünya silah tarihine geçmiştir. Yine de Haliç'e girmesi gerektiğini bilen Padişah, donanmayı zincirler yüzünden denizden giremediğine göre donanmayı karadan yürütüp Haliç'e indirmek gerektiğini öngörür. Dolmabahçe'den beyoğlu'na doğru geniş bir yol açılıp yol boyunca gizlice kızaklar döşenir. Gemiler bir gecede karadan yürütülerek denize indirilir.

 

Prof Dr. Feridun M. Emecen'in "Fetih ve Kıyamet" kitabına göre, Fatih'in Haliç'e indirdiği gemilerin yapım yerine dair bilgiler ise şöyle: Osmanlı tarafından hadiseye şahit olan bir başka muasır kaynağın anlatıcısı, gemilerin demirlendiği yerden dört İtalyan mili mesafede bir ormanda 30 geminin inşa edilmiş olduğu, bunların karadan çekilerek denize indirildiği bilgisini verir. Çekilen gemilerin güzergah konusunu tartışan XVIII. yüzyıl tarihçilerinden Müneccimbaşı, önce bunların Boğazkesen Hisarı'ndan Kasımpaşa'ya uzanan bir dere yatağına döşenmiş kızaklar üzerinden kaydırıldığını belirtir, ardından da gemilerin Okmeydanı'nda yapılmış olabileceği bilgisine temas eder. Olayı karşı cepheden gören Bizans ve Latin müelliflerinin yazdıklarında müşterek olan husus ise Sütunlar mevkiinden gemilerin karaya çıkarılıp Haliç'e indirildiğidir."

 

22 Nisan 1453 sabahı Bizans Haliç'teki gemilerin şaşkınlığını yaşar. Aynı zamanda askerlerin karşı tarafa geçmelerini sağlamak için Vezir Zağnos Paşa da 1000'i aşkın fıçının biraraya getirelerek köprü kurulma işlerini başlatır. Doğu Roma İmparatoru Sultann II. Mehmed'e kuşatmanın kaldırılması halinde padişahın belirleyeceği miktarda vergi vereceğini ve surlara kadar tüm toprakların Osmanlı'ya geçeceğini bildirir. Ancak Padişah, bunu net bir Halil İnalcık'ın Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar incelemesinde geçtiği üzere şu şekilde reddeder.

 

"Efendinize söyleyin, direnmeyi bırakıp şehri teslim etsin. Bunu yaparsa Mora'nın hakimiyetini kendisine ihsan edeceğiz. Razı olmazsa şehre zorla gireceğiz! Biz Sultan Murad Han oğlu Mehmed Han olarak peygamber müjdesi peşindeyiz."

 

Kuşatma tahmin edilenden uzun sürer ve Osmanlı askerleri de yorulur. Bu gelişmelerin ışında II. Mehmed, 29 Mayıs'ta büyük taaruz için emir verir vetaaruzla Ulubatlı Hasan'ın Bizans surlarına çıkarak Osmanlı sancağını dikmesi ile Osmanlı ordusuna moral olarak taaruzu güçlendirir. Constantinepolis, 29 Mayıs 1453 Salı günü II. Mehmed'in önderliğindeki Osmanlı birliklerine teslim olur.

 

Prof Dr. Halil İnalcık'ın yorumuna göre Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasının en önemli sebebi, ikinci kez tahtta 1451 yılında çıktıktan sonra otoritesinin sağlanması olarak görülmektedir. Çandarlı Halil Paşa'nın da kudretli bir vezir olması dolayısıyla padişahın güçlü olması açısından fetihin ardından idam ettirilmiştir.

 

İstanbul'un fethi ile Doğu Roma İmparatorluğu'nun sona ermesi, Orta Çağ'ın bitişi Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edilir. 1453 Fethi ile Anadolu ve Balkanlar arasındaki Osmanlı için geçişlerde bir engel teşkil eden Bizans yıkılmış, artık ticaret yollarının Osmanlı'ların eline geçmesi Avrupalıları yeni ticaret yolları bulmaya iterek coğrafi keşifleri hızlandırmıştır.

 

Seferleri

Fatih'in SeferleriFatih Sultan Mehmed, sadece İstanbul Fethi ile anılmayacak kadar seferlerinde ve savaşlarında da başarılı bir döneme imza atmıştır. İlber Ortaylı'nın yorumuna göre bu büyük sultanın ideali Roma İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmaktır. Fatih Sultan Mehmed, sadece siyasi otoritesiyle değil aynı zamanda kaşifliği ve askeri önderliğiyle de cihana hükmeden bir imparatordur.

 

İstanbul'un Fethi'nin ardından Osmanlılara bağlılığını sunan Sırplar, Macarlar ile iş birliği yaparak yeniden karşı atağa geçer. Bunun üzerine 1454-1457 arasında Sırbistan'a seferler düzenlenerek Belgrad dışındaki Sırp toprakları Osmanlı topraklarına katılır.

 

Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun karada en güçlü düşmanı Macarlar, denizde ise Venedik'tir. Ancak her ikisi de Osmanlı ile birebir mücadeleden kaçınır. 1458 yılında ise Korent'i ele geçiren Fatih, Mora'nın bir kısmını merkeze bağlayarak, burada bir sancak oluşturur.

 

Yıldırım Bayezid döneminde vergiye bağlanan Eflâk Prensliği'nin başına Fatih Sultan Mehmed tarafından 1456'da Kazıklı Voyvoda olarak bilinen, günümüzde Kont Dracula olarak efsanelere adını yazdırmış, III. Vlad getirilir. Ancak Vlad'ın Fatih Sultan Mehmed'in elçilerini kazığa oturtarak öldürtmesi üzerine 1462 yılında Fatih, Eflak'a sefere çıkar. Vlad'ın sığındığı Macarlar tarafından esir edilmesi sonucunda Fatih Sultan Mehmet voyvodalığa Radul'u atayarak Eflâk'ı bir Osmanlı eyaleti hâline getirir. Fatih Sultan Mehmed, 1476'da Boğdan'a girerek yeniden Osmanlı hakimiyeti altına girer.

 

1461'de Pontus Devleti'nin başkenti Trabzon'u ele geçirerek devletin varlığını sonlandırır. Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve gücüne karşı Karamanoğulları, Doğu Anadolu'daki Akkoyunlular'la ittifak kurar. Yıllarca süren sefer ve savaşlar sonunda 1473'te Otlukbeli Savaşı'nda Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, yenilgiye uğrar ve 1474'te Karamanoğulları Beyliği'nin varlığına son verilir.

 

Fatih Sultan Mehmed, Cenevizlilerin önemli üslerinden Amasra'yı, Candaroğulları'nın elindeki Sinop ve 1477'de ise Kırım Hanlığı alınır. 1479'da Arnavutluk da bir Osmanlı vilayeti durumuna gelirken aynı yıl Venedik'le anlaşılarak Arnavutluk'taki kalelerin Osmanlı'ya verilmesi ve Mora'daki bir kısım iskeleden yararlanma hakkının elde edilmesiyle 16 yıllık savaşa sona verilir. Venedik, Arnavutluk'taki kaleleri Osmanlılara bırakarak karşılığında Mora'daki bazı iskelelerden yararlanma hakkı elde eder. 1480'de ise Fatih Sultan Mehmed, İtalya'nın güneyindeki Otranto limanını ele geçirir. Sonraki dönemde Bosna seferleri ardından 1483 yılında Hersek, tamamen Osmanlı toprağı olur ve Bosna'daki Bogomil mezhebi, kendilerine sağlanan din ve vicdan hürriyetinden etkilenerek “Boşnak” hitabıyla Müslüman olur.

 

Kanunnamesi

Fatih'in KanunnamesiFatih Sultan Mehmed dönemindeki gelişmelerden biri de hukuk alanında olmuştur. Fatih Kanunnamesi, Osmanlı'da yazılı olarak geçen ilk anayasal düzenleme olarak İstanbul'un Fethi'nin ardından devlet teşkilâtına imparatorluğun büyüklüğüne ve gücüne yakışır bir karakter vermek amacıyla Fatih Sultan Mehmed tarafından düzenlenmiştir. Bu kanunname ile devlet teşkilatında çeşitli kurum ve rütbelerin görevlerini belirleme ve tayin etmek için düzenlemeler getirilmiştir. İçinde geçen kardeş katli maddesi, tartışmalara yol açmıştır.

 

Sultan II. Mehmed, yeni düzenlemelerin yanında tımarlara ait dirlik gelirlerinin kaydı gibi pek çok hususu da yeniden tanzim etmiştir. Kannuname 3 ana bölümden oluşarak ilk kısımda kadı mevkiilerini ve Padişah huzuruna kim ya da kimlerin arzda bulunabileceği ele alınırken, ikinci kısım Osmanlı saltanatının devlet kademelerinde ve saray merasimlerine, son kısım ise işlenen suçlar ve karşılıkları ile devlet görevlilerinin gelirlerine dair bölümler içermektedir. Kanunname ayrıca medrese yönetimleri ve müfredat işleyişini de yeniden tanzim eden esaslara da yer verir.

 

Fatih kanunnamesinde Nizâm-ı Âlem için kardeş katline ilişkin madde ise şöyledir;

"Ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katl itmek münâsibdir. Ekser ulemâ dahi tecviz etmişlerdir. Anınla âmil olalar"

 

Prof. Dr Ekrem Buğra Ekinci'nin Osmanlı Hukuku'nda Kardeş Katli Meselesi incelemesinde bu konu ile ilgili yorumlarından biri ise şöyledir: "Fetret Devri'nin unutulmayan acı hatıraları Fatih Sultan Mehmed'in Teşkilat Kanunnâmesi'ndeki meşhur maddeyi doğurmuştur."

 

Fatih Sultan Mehmed vektörel silüetini ücretsiz, üyeliksiz indirebilirsiniz.


Yeni Yorum Gönder


Köşe Yazarları