Arda Uskan, Takvim Gazetesi'ndeki köşesinden reklam kuşaklarına adeta isyan etti...

RTÜK, kanalları tümden kapasın! Yakında doğru dürüst izlenecek program kalmayacak sayelerinde. Mesele yine reklamlar... Alınan yeni kararlar doğrultusunda her 9 dakikada bir, 3 veya 4 dakikalık reklam kuşağı girme zorunluluğu getirmiş. Ana haber hariç.

Dün ekranlar tam bir panayır yeriydi bu yüzden. Program sunucularının cümleleri yarım kaldı, konuşmacılar laflarını unuttular. Dizi izleyenler her aradan sonra kendilerini başka dizi izlerken buldular.

Bu kaostan en çok yara alanlar kuşkusuz, yayın süreleri 2 saati bulan gün içi programları. Düşünsenize 9 dakika bir şeyleri toparlamaya çalışıyorsunuz, küt kesiliyor!

Döndüğünüzde ortada ne konu bütünlüğü kalmış, ne vurgulamak istediğiniz heyecan.

RTÜK'ün bu 'dahiyane' buluşu, daha önceki 'şortlu kızın tahrik etmesini engellemeye, öpüşme, içki, sigara yasaklamaya' benzemiyor, durum daha ciddi. Orada gençlerin ruh hallerini düşünen kurum bu kez tüm yetişkinlerin akıl sağlığı ile oynuyor.

Az önce de söyledik, en önemlisi binbir emekle hazırlanan yapımların, saçma sapan bir reklam dayatmasıyla kırpık kırpık kalması ve amacına ulaşamaması. Bunu hem içerik açısından söylüyorum, hem görsel bütünlük adına...

İçimde oluşan kuşku bu yüzden. Acaba hedef, kanalları hepten engellemek mi?

Yoksa insan böyle bir düşmanlığı niye yapar?

Bu arada olaya dur diyecek tek sektör var.

Reklamcılar daha doğrusu ürün sahipleri... Olan onların satışlarına oluyor.

Vatandaş Hande Ataizi'nde merakla beklediği izdivaç teklifinin bir şampuan reklamıyla kesildiğini gördüğünde ağzından ilk çıkan cümle şu oluyor; "Allah sizi kahretsin, o şampuanı bir daha alırsam ne olayım!" Daha da sinirlenenler bağırıyor içeriye, "Al onu tuvalete dök kız!"

Satışta hedef kitleniz kadınlar, çileden çıkardığınız yine onlar...

Bir de şunu merak ediyorum, RTÜK'ün bu türden dahiyane buluşları ve engellemeleri sonrasında kanallar tek tek kapanırsa, bu adamlar maaşlarını nereden alacaklar? Mesela benden zırnık işlemez haberleri olsun...

Arda USKAN/Takvim